Sosyal medyanın özel hayatı törpülediği konusunda negatif gelişmekteyiz. Hep beraber çevrimiçi yaşıyoruz.. Profillerine baktığımızda muayyen dönemleri tahmin edebilir, ergenlik geçişlerini anlayabilir hale geldik. Kim, kiminle, nerede, nasılı biliyor; hep beraber görüyoruz,diyoruz..
Sosyal medyanın okuma-yazma alışkanlığı kazandırması noktasında mutluyum. Herkes daha bir yazar,okur, düşünür oldu. Günde en az 30 sayfa kitap okumalısın deyince elleri terlemeye başlayıp, göz bebekleri büyüyenler, bir şekilde bu alışkanlığı kazandılar. Ortalama 20 özlü söz,20 durum güncellemesi,30 yorum,10 tivit okusa, 5'ten hesaplasak 400 kelime eder,iyi başlangıç. Bir tivit atarken dakikalarca düşünenler, kitap yazmanın ne kadar zorlu,emek harcanan süreç olduğunun farkına varıp, gereken değeri vermeye başlayabilirler. Bir kitaba, 25 kişi düşüyor, yazık. İmla da çok önemli. Bilgisayarlar fena akıllı oluşları sayesinde o hatalı kelimelerin altını kırmızı kırmızı çizip, dikkat et mesajı veriyor ya bayılıyorum. Ha buna rağmen başaramayanların oluşu da öte yana bayıltan bir durum. Gelişmekteyiz.
İngilizce yazanlar konusunda farklı görüşlerim var:-İki insanım mesajı
-Bir süre yurt dışında bulundum oh yeah
-Kendimi Türkçe ifade edemiyorum vats dı miiningg ...
-Sence de havalı değil mi Hi-ree?
(Böyle bir mağaza görmüştüm, adı buydu: Hayri yazmamış totoş.)
Yıllarca tüm gençler ebeveynlerine nerede olduklarını söylemediler... :D Forsükuerle birlikte herkese söyleme ihtiyacındalar. Tabi ki söylenmeyen yerler vardır ;) Tam olarak anlamıyorum bazen, genelde bir görgüsüzlük söz konusu. Şaşırmalarım oluyor günde ortalama 2 kez. Beğensen bir türlü, yorum yapsan bir türlü.. Olması gerekenler eyvallah (destekler).. Ancak bazen çok gereksiz olabiliyor. Nerede olduğum gerçekten kimseyi ilgilendirmiyor.
Vecihi ev'de
- Kendinizin mi, kira mı?
Bili Ofis'te
-Oval ofis? @Monika?
Hande @wc
-küçük?, büyük?
Bir kaç yıl öncesine kadar herkesin hayatı gerçekten özeldi. Şimdilerde özel hayat sanırım çıplaklık ve seksi kapsıyor sadece...Tabi ki zamanla ebeveynlerde değişti. "Dudağını uzatan evlat candır" moda olmuş. bizim zamanımızda olsa köftelere mandal takarlardı.
Şöyle düşünürsek: aktif sosyal medya kullanıcısı herhangi bir fotoğraf paylaşılmasına karşı bakımlı olup, durum bildirimi yapma konusunda 'gezelim görelim' yaşamalı.. Bakımlı olup gezmek iyi bir şey. Beyin de bakımlı olmalı ve loblar arası gezinmeli.. Gelişmekteyiz.
Saygı kaybı yaşadığımız bu zamanlarda klavyede, farede dolaşan parmakların kemiği vardır. Parmaklar sinyali beyinden alır. Gelişim beyinde başlar..
''Söz uçar yazı kalır.' dönemi de bitti artık. Yazdığınız yazılar uçurulabiliyor. Mesela biri paylaşımda bulunuluyor, altına yorumlar.. Sonra paylaşan, paşa keyfine göre laf söyleyip iletiyi silebiliyor. Bunlar çok garip şeyler. Yazılı iletişim her zaman daha sağlıklıdır. Tipeks çıktı mertlik bozuldu derken bilgisayarda bozuk bile değil, olmayabilir..
Sosyal medyada tüm profillerde görünmez 'metin araç çubuğu' var. Metin araç çubuğu görünmese de seçimler hissediliyor. 'Sosyal medya kişilik puntosu' kavramı atıyorum. . Sosyal medya kişilik puntonuz kaç? Kimin gözünden bakınca? Punto büyükse kötü, demek birilerinin gözüne sokmaya çalışılan şeyler var. Küçükse de kötü. Neyden kaçıyorsunuz? Kimi takip etmek için sosyal medya kullanıyorsunuz? Punto çözünürlüğü düşük, matematiksel bir görgü kavramı. Bunu anlatamam. Tabi ki anlayabilirsiniz.
Sosyal medya aracılığı ile gönderme yapmalar bit! Sosyalleşme 5 duyu organından birkaç tanesini kullanarak daha sağlıklıdır. Hatırlıyor muyuz? Merhaba =)
Sosyal medya aracılığı ile gönderme yapmalar bit! Sosyalleşme 5 duyu organından birkaç tanesini kullanarak daha sağlıklıdır. Hatırlıyor muyuz? Merhaba =)
6 yorum:
+rep! Yazdıklarına katılmakla birlikte çok kez eleştirel eylemlerim de olmuştu.
Yalnız değiliz =)) Çalalım biz.
ne uzun yea oku oku bitmii...
=))her güzel şeyin bir sonu vardır :D
Her şey iyi güzel de hani mesela adamlar yazıyor.
Eyvallah blogda twitterda şahane oluyor takibi okuması.
Bu insan gaza gelip kitap çıkarıyor.
Bir de bazı kesim bu kitapları ayıla bayıla okuyor.
Kitap demeye utanıyorum ben bazılarına.
Yani o kadar boş ki içi.
Gerçek yazarla o kadar kocaman bir fark var ki.
Ben iyi yazamam.
Bu nedenle yazar değilim. Ama bloggerım.
olay bu.
İnsanlar niye kendi kimliklerini kabul etmiyorlar bilmiyorum.
Biliyorum aslında. Biz yüz veriyoruz.
Aslına bakarsan suyu çıktı her şeyin.
Eğitimsizlik kapitalizmle birleşirse demek ki...
Yorum Gönder