31 Aralık 2013

İki Bin On Dört

Sevgili 2+0+1+4= Yedi harikadan daha harika olsun.

Huzur;

Sağlık;

Aşk;

Veee tabi ki barış, sevgi, müzik 3'lüsü ile...

16 Aralık 2013

*

Sosyal medyada kar* temalı fotoğraf ve yorum paylaşımlarının artmasıyla birlikte iyice bir içim üşüyor. Bildiğin gri ağırlıklı kente beyazlar düşmüş. Siyah-beyaz fotoğraflar paylaşılıyor sürekli. Renkli olmak iyidir. Hiç öyle enteresan bir kar fotoğrafına rastlamıyorum. Evet benim ön yargım var ama ılımlı ve serin bir kafam da var. Olmuyor. Kısmet. Olmayınca olmuyor.

Mantık arayıp içselleştirmeye çalışıyorum. Mantık ne burada? Kar gelecek mikrobu alacak, gidecek. Kendisi biraz yüzsüz. Gözüne bakıyorum, kalkmıyor. Çamur atıp gidiyor. Mikrobu alsın da.. Bu olayın da bilimsel bir temele dayandığı yok aslında. Olay mikrobun soğukta yaşayamaması. Kendimi mikrop gibi hissediyorum, soğukta yaşamaya zorlanıyorum. Bir gün kar beni de alacak.

Amerikalı Wilson Bentley: Kar bilimci, fotoğrafçı.. İlk kar fotoğrafını çektiğinde defterine şu notu düşmüş:

 “15 Ocak 1885. Sıcaklık –2 C, rüzgarlı bir hava. Yaklaşık 13 mm boyunda kar taneleri düşüyor. İlk kar kristalleri çekildi.”

Vuuhu!

Wilsoncuğum -Allah rahmet eylesin- 50 Yıl boyunca kar kristali fotoğrafı çekmiş. Hiç bir kar kristali aynı değilmiş! Çok ilginç, insan gibi, bir elin parmakları gibi. Bu durumda kardanadamda çoklu kişilik bozukluğu olması, beklenilen durumdur. Kar kristalleri fotoğraflarına bakınca dantel motiflerine benzettim. Bunlardan bizim masa örtülerimiz, havlu kenarlarımız,  televizyon üstü ve vitrin içi örtülerimiz kesin vardır..


Kayakçıların kar cinsine göre, kar tanımlamaları varmış. Patates püresi, karnabahar, şampanya... Kimisinde kaymak kolay, kimisinde zormuş.. Kimisiyle kartopu bile yapılamazmış. Tüm doğal sular gibi kar da renksizmiş, şeffaf. Yansımayla aldığı renk beyazmış. Pembe, turuncu, mor yağdığı da görülmüş. "Kırmızı kar yağınca" diye büyük konuşmayın, yağabilir :>

Vee veeee bugüne dek yeryüzüne teşrif eden en büyük kar tanesi 15 inç genişlik ve 8 inç kalınlıkla 28 Ocak 1887′de Fort Kegh Montana’da yağmış. Yağmakla kalmayıp Guinness'e girmiş.
15 İnç=38.1 santimetre
8 İnç=20.32 santimetre
Direk kartopu gönderilmiş aslında. Aynı yıl ve gün Eyfel Kulesi inşasına başlanmış. Dünya baki ve faniler tarafından büyük şeyler hissetmiş. Kıyamam.

Dondurma yemek isteyince azarlanan çocukların kartopu oynamaları bir zafer olabilir. Soğuk taşa oturmak da. Ebeveynler bu noktada gol yemiş olurlar, bence. Çünkü enseden kar atma şakası yapacak milyonlarca çocuk var. Kar suyu geçiren milyonlarca ayakkabı.. Çocuğun da mikrobu alınsın tabi.

90'larda çocukken, karlı bir günde abimle anneme kar yediğimizi itiraf ettik. "aaa" dedi, "ooo" dedi, "hmm" dedi, "Gidip kar getirin biraz" dedi. O zamanlar evler sobalı. "Burası" dedi "İstanbul, başka İstanbul yok." Bu arada getirdiğimiz karları metal bir kase içerisinde sobanın üzerine koydu. Biz bakıyoruz tabi acaba ısıtıp mı verecek? Paşa karı mı yapacak? Paşa çayı varsa, karı da vardır. "Köy olsaydı" dedi, "Böööyle temiz, mis, doğal.. Yerdik." O sırada kar eridi tabi. Ve kahverengi bir suya dönüştü. "İşte" dedi. "İstanbul'da kar.. İsterseniz yiyin." Yer miyiz? Yemeyiz. Ihlamur içtik.

Annemin üzerinde beyaz laboratuvar önlüğü eksikti. Ama biz görüyorduk. Bilim önemli. Deney önemli. Çocuklukta çok daha önemli. İşte ben o gün anladım ki hayatta hiç bir şey göründüğü gibi değildir.Uygulama sıfır tabi : 
Yıllaaar sonra Rumeli Hisarında arkadaşlarla bir çay bahçesindeyiz. Menüde bir tost fotoğrafı var, tükürüklerime sahip çıkamadım. Ama umduğumu bulamamaktan da çok korkuyorum. Garsona sordum, "Tostlarınız menüdeki fotoğraftaki gibi mi?" 
"Hayatta hiç bir şey göründüğü gibi değildir hanfendi!" dedi.
"..*.."

Güneş de en sevdiğim yıldız ama kar topluyor.. Hayat böyle.. Hayat bir çeşit "yıldızlı bkz." dır. Dipnotlara göz gezdirmezseniz, tüm sayfayı tekrar okumak zorunda kalabilirsiniz. 

2 Aralık 2013

Gevrek

‘Freud’un el atmadığı bir şey kalmadığı gibi…’ dedi. Türkçe bu sana, bana.. 

Bu seminerler bazen çok karanlık falan hissettirebiliyor. Şu an bir seminerdeyim. Kendi el fenerimi yaktım gölge oyunu yapmayı planlıyorum. Ancak, yanımdaki dişi; ne yazdığımı merak eden kişi!.. Kafayı çevirdi devam edeyim... Ne notu tuttuğuma bakıyor çünkü slaytları mail atacaklar, kadın haklı. 

2. Dünya savaşı, dünyanın yörüngesinden çıkıp U çektiği büyük kavşak.. Döndüğü yerden, dönmeye devam ediyor.. İşte çok sıcak olacakmış da, dünyanın yörüngesi değişsinmiş de.. Kansere çare bulamadılar, yörüngeleri şaşmışlar! Benim burnum üşüyor hem. Neyse ki ben burada psiko-sosyal dönüşümlerden bahsettim. Bilim adamlarına sarmayacağım. Düşündüğüm her şeyi anında yazıya dökebilsem, olaylar arasındaki bağları kurmanız daha kolay olacak ama başaramıyorum. Beyin çok hızlı. Bazen çevrem algısız baktığımı düşünüyor. Düşünürken aptal bakışlara sahip oluyorum sanırım. Ama çok hızlı her şey. Beyin hızlı. Yörünge belli.. Neyse. 

Konuşmacı slaytla senkronizasyonunu sağlamalı arkadaş! Böyle bir imkanımız var. Konuşmacı sanki ‘aslında her şey aklımda, okumuyorum diğerleri gibi’ mesajını vermeye çalışıyor. Henüz geçmediği 5 slaytı da anlatır, sonra fıtfıt geçer. ‘Burayı konuştuk, bunu da, bunu da…’ Yapmayın bebeğim. Slaytınızla el ele gidin. Güle güle gidin, güle güle gelin… Bazıları için görsel önemli. Göre göre gidin. 

Ekranın ortasında da farenin okunu unutuyorlar. Videolarda çok sinir bozucu olabiliyor. Biliyorum ki o ekran şu an senin evin ve benim ocakta yemeğim var, kalkmam gerek. Bana arka planını söyle sana kim olduğun hakkında uydurmalar yapayım, tutar. Bana ekran koruyucunu söyle sana kim old…… tutar.. 

Gs-Sivas maçında 4 kişi tükettiğimiz 1 kg çekirdeğin bir tanesinin kabuğu sağ üst dişetimde batık, takılıyor.. 3-4 gün oldu. Zor kullanmak istemedim ama sanırım bu gece halledeceğim. Dikkatimi dağıtıyor. Tahammülsüz oldum sana tatlım. Neyse ki Drogba şapşalının kaçırdığı penaltıya rağmen (Ben bile daha iyisini yaparım cinsinden..) maçı 2-1 aldık. Oradaki 1 kıymık Sivas’ın taktığı.. Çok küfür ettiler bunlara ‘Şikeci .bneler ...tirin gidin’ falan diye. ‘Şşşt çocuklar ayıp! ’ dedim. Anadolu’dan misafir sonuçta.. ‘Neaaah’ dediler. Erkekler bir arada daha kaba her zaman. Çok fena genellerim. 

Gelişmiş, konteynır işlemi gören yapılarımızdan dolayı saatlerce oturup dinleyebilir, odağımızı kaybetmeyebilirmişiz. Evet. Ara… 

O değil de susamdaki fiyat artışının açma ve çatala yansıması çok garip. Onların üzerinde çörek otu var birkaç tane. Simit sana söylüyorum, açma, çatal siz anlayın diyor zam yapan zihin. Aç-açma, çatal-meme bunlar da sıkıntı sonuçta. E hamurlaşmış yapılar 'he' diyorlar her şeye. Zihin zam diyorsa hamur ne yapsın? Kabaracak değil ya. 

Benim için en önemli kısım simidini martılarla paylaşacak insanların oranındaki değişim. Sırf bu yüzden karşıya geçmeceler biliyorum ben. Martının uçarken simidi kapması inanılmaz bir ferahlama sağlıyor. Vapur gidiyor, martı uçuyor ve havaya atılan simidi kapıyor. Vohahahaa! Bizim kültürümüzde böyle durum var. 1 Lira iyiydi de, 40 kuruş etmeyen zihinler var ya.. Onların konumunu halledemedik bir…