Çünkü yaşlıydı.
Eti bayatlamış.
Dünyanın sesi çok yüksek. Mars veya Venüs oklavayla vuracak. "Şşşt!" Sonra olaylar..
Zor günlerden geçiyoruz. Temeller atıldığında demirin eksik olduğunu anlayan "bilmem kaç kişi" bulabilir misiniz?
Demir eksikliği belirtilerini göstermeye başladık;
Yorgunluk ve enerji azlığı: Totomuzu kaldırmıyoruz. En büyük hareketimiz "tıklamak".
Asabiyet: Gerginiz. Aşırı şiddet, vahşet, felaket içeriyoruz.
Yiyecek dışı şeyleri yeme isteği: Birbirimizi yiyoruz, başımızın etini yiyoruz, taşın kökünü, zıkkımın pekini yiyoruz. Terlik de yiyoruz. Çocuklar evde yorganları yiyor. (Bunlar hep ekonomi.)
Odaklanamama: O kadar çok olay var ki, tek odaklanabildiğimiz "Kendi Kıraş".
Tırnaklarda kırılmalar: Bu kadar tırmalarsak tabi.. KPSS, ÖSYS, LYS, ALES, abes. Trafik, HESler, savaşlar..
Unutkanlık: Çernobil'i hatırlıyor musunuz? Soma'yı? Hatırlamıyorsanız ananızı alıp gidin afedersiniz. Yani kalbiniz kurumuş.
Kulak Çınlaması: Uuu söven sevene. Sağ mı, sol mu?
Bunlar gösterdiğimiz belirtiler. Şunlar da göstermediğimiz belirtileri;
Kabızlık: Dünyaya çok güzel .ıçıyoruz. Kabul edelim.
Bağışıklık düşmesi: Bağışıklığımız her duruma, koşula, lafa, söze artmış durumda. Değişik bir şey olduğunu bile farketmiyoruz bazen.
Saç dökülmesi: Kelin merhemi var, kafasına göre paylaşıyor.
Kalitesiz uyku: Çok güzel uyuyoruz? Uyumaktan omur aralıkları açılıp boy atanlar var. Yüksekten bakmayı seviyoruz tabi.
Bu hafta içi de geçse değil mi? Haftaların içi geçik zaten. Çürümüş, kokuyor.
Güneşli günler.
Brian Wildsmith çizmiş.