Kız Akasya, oğlan Zürafa..
Bir kış başlangıcı..
Kış hediyesi boğazlı kazak istiyor Zürafa.
Akasya bu hediye işini gözünde büyütüyor.
Akasya bu hediye işini gözünde uzatıyor.
Ve ilk tartışmaları böyle oluyor..
Zürafa kafası karışık biri. Algısı değişik. Tabiiyeti gereği akasya ağaçlarının yetiştiği bölgelerde yaşaması gerekirken o Akasya adlı cici kızın bölgesinde yaşamayı tercih etmiş..
Akasya sükuneti seviyor.
Zürafa'nın ses telleri yok değil, var ama çok narin,ipince. Sesi adeta pamuk şekerimsi.
Ve uysal. Çok uysal. Bunlar Akasya'nın huzuru. Ve Zürafa'nın kalbi kocaman. Boynunun çok uzun olmasından dolayı başına kadar kan ulaşabilsin diye üretim aşamasında kalbi büyük tasarlanmış. Bu yüreği de etkilemiş demek. Günde 5-10 dakika uyuması da yeterli olduğundan tüm zamanını Akasya ile geçirebiliyor. Böylelikle çok güzel sohbetler edip birlikte eğleniyorlar.
En sevdikleri oyun ise elma asansörü.
Akasya Zürafa'nın adem elmasına oturuyor. Ve Zürafa yutkundukça çok hızlı yukarı aşağı hareket ediyor. Bunlar hep adrenalin.
Birbirlerine o kadar alışmışlar ki, ikisi de gizli gizli kaybetme korkusu yaşıyorlar. Bir gün gideceğini bilirsen daha çok keyfine varırsın. Bir gün herkes gidecek. Değer bindirmeli.
Akasya'nın kaybetme korkuları düşlerine yansıyor;
Bir gece, 13 kişinin, kurbanda Zürafa'ya girdiğini görüyor. Boynu boyunca tam 13 bıçak dayanmış. Çığlıklarla uyanıyor. Keşke etin yenmeseydi diye düşünüyor. Ama düzen kurulmuş. Yapacak bir şey yok.
Bir gün bir iskeleye oturup bu kaybetme korkusu konusunda konuşmaya karar veriyorlar. Yan yana oturup ufuk çizgisine bakıyorlar. Ve temastalar. (Ufuk çizgisinde yürüyebilirsen sarhoş değilsindir bu dünyada.)
Aynı gezegende, aynı zamanda, aynı bölgede karşılaşma ve zaman geçirme şansına sahip olmalarına şükrediyorlar. Bu bir kazanç. Bir gün olabilecek kayıp diye adlandırdıkları şeyden çok daha önemli..
Akasya iskelede ayağa kalkıyor, Zürafa'nın adem elmasına oturuyor ve yutkunmasını bekleyip en yukarıdayken bir öpücük konduruyor.. Oh romantik.